12 Ocak 2013 Cumartesi

Bir Oyun Görevlisi Olarak...

Selam olsun tüm S2 severlere,

OG'ler olarak Joygame içerisinde yer almak bizler için oldukça keyif verici bir durum, Türkiye'de oyun sektöründe bulunmak ve bu sektör içerisinde ilklere imza atmak oldukça keyifli. Oyuncularımız ile aramızda olan karşılıklı saygı, sevgi oldukça keyifli ve gurur verici. Oyuncularımız ile konuşurken ellerinden geldiğince OG'leri daha yakından tanımak istediklerini gözlemliyorum. OG nedir? Ne iş yapar? OG İnsan mıdır? Hangi oyunları oynar? Ne yemek yer? Zamanını nasıl geçirir?


OG bildiğiniz gibi Oyun Görevlisi anlamına gelmekte; sizler için oyunun gidişatını düzene sokan, küfür eden oyuncuları önce uyaran sonra ceza veren, oyunun genel raporları konusunda bilgi sahibi olan, sizlerle iletişimde olan, sizlerden gelen bildirimleri üstlerine ulaştıran, etkinlikler yapan, sizlerle birlikte oyun içerisinde yaşayan yetkili kişiler OG'ler.


OG uçamaz, OG duvarlardan geçemez, OG bazen sizin kadar başarılı bir oyuncu olamaz. Çünkü OG oyuncu değil Oyun Görevlisidir =)


S2 diyarındaki her OG'nin kendi oyun geçmişi ve bir hikayesi bulunmaktadır. Bugün Azazel olarak sizlere kendi hikayemi anlatacağım.


Çocukluk dönemlerimde yaşamış olduğum Kara Kutu - Commodore 64 - Atari - Amiga serüvenlerimi geçecek olursam, ilk PC başına oturuşum 1997 yılının soğuk bir kış günü olmuştu. O günleri hiç unutmam, abime ait olan bilgisayarın başında; Diablo, Carmageddon, Quake, Warcraft, StarWars Jedi Knight, Heroes gibi efsane oyunlar ile açılışımı yapmıştım. O dönemlerde abimin samimi bir arkadaşı vardı, hiç unutmam bir gün bu güzel insan eve bir Noel Baba edasıyla elinde kocaman, battal boy bir çöp poşeti ile girmişti. Odaya gelip çöp poşetini açtığında o dönemde karşılaşabileceğim en güzel şeyle karşılaşmıştım. Koca bir çöp poşeti  ağzına kadar oyun CD'leri ile doluydu. Hepsinin kendine özel kapakları ve daha el sürülmemiş halleri, kokuları. Çocukluğumun en mutlu anlarındandı o dakikalar.

Bir sürü CD ile boğuşan bendeniz, elimi koca çöp poşetinin içine daldırır ve çıkarttığım CD'leri teker teker dener, oynar, sonra silip yenilerini yüklerdim. Hatta o haftalarda 2 tane CD-ROM bozduğumu bile hatırlarım. Pandemonium - Killing Time - Grim Fandango - Monkey Island gibi oyunları bu dönem içerisinde keşfetmiş ve hayatıma yeni anlamlar katmıştım açıkçası. Abim tarafından bana verilen koca bir sözlük sayesinde o dönemdeki ingilizcemi oyunlar sayesinde boostlamış ve yarım yamalakta olan ingilizcemle de olsa o oyunlardan aldığım tadı iki katına çıkarmıştım.

FIFA serileri

NBA serileri

GTA I

Quake serileri

Quake 3 Arena'nın gelişi.

ve Ultima Online...


Hayatımda kocaman bir dönemi kaplamakta Ultima Online, 1999 yılında bir internet cafe ortamında tanıştım ben Ultima Online ile, Türk oyuncusuna ilk online oyun tecrübesini yaşatan, fantastik dünyanın sınırlarında dolaştıran, Ultima Online ile yatıp, Ultima Online ile kalkmamızı sağlayan, okullardan kaçıp Ultima Online oynamaya gitmemizi sağlayan, ömrümüzü yiyen bu oyun ile 2007 yılında yollarımı ayırdım. Hem oyunculuk hem de GM'lik yaptım bu seneler arasında. Bu yıllar içerisindeki maceralar anlatmakla bitmez, ancak UO bilen bir tayfa ile toplanıldığında masaya yatırılacak özel maceralardır bunlar. Herkes yaşayamamıştır, özeldir...



Ultima Online ile birlikte paralel giden her oyun esip geçmiştir hayatımdan, zaman bulamamışımdır. Ultima Online hepsini ayıklamamı ve eksikliklerini görmemi sağlamıştır. Knight Online kapalı beta ile bir ara şahlanan gönlüm bir kaç gün sonrasında oyunun Ultima Online'a göre ne kadar sınırlı ve sıkıcı olduğunu anlayıp oyunu bırakmamı sağlamıştır. Sonrasında bir çok Türk oyuncusu tarafından oynanılan Knight Online'ı oynamayıp kendime özel olan Ultima Online'ı seçmem ise benim için ve eminim bir çok Türk oyuncusu için gurur kaynağıdır.




2000'li yıllarından kalma alışkanlığım Quake 3 Arena, Ultima Online kadar olmasa da oyun hayatımda hep yer alan bir FPS oyunudur, Quake ilk göz ağrımdır, bebeğimdir. Quake III Arena'daki başarılı oyunculuğum ile FPS dünyasına giriş yaptıktan sonra, Counter Strike ve Half Life'da olmasa da Call Of Duty 2'de 
oldukça başarılı bir oyunculuğa imza atmıştım. Bir çok klan tarafından aranılan adam oldum, bir kaç klanda da ilk Team Kill yapan adam oldum. Hızlıydık bir aralar anlayacağınız, 46-3'lük skorlar gördüğüm olmuştu. (Yok yok abartmıyorum, aynen böyle)


Sonrasında oyun dünyasına daha az zaman ayırmaya fakat kendimi gene de bu özel dünyadan uzak tutmamaya özen göstermeye başladım. Çünkü hem okul hem de müzik hayatımın içerisinde yer almaya başlamıştı.  Hoş ne kadar uzak tuttum desem de bu dönemde de hayatımdan WoW - WarHammer Online - Rift gibi oyunlar geçti. 

Koşturmacalar falan derken iş geldi buralara. Joygame ile tanışmak güzel oldu, artık eskiden de yapmış olduğum oyun görevliliği işim haline gelmişti. Türk oyuncuları ile tekrardan bir arada olmak ve onların yaşadığı keyifin içerisinde yer almak mutluluk veriyordu bana...

Artık oyuncu değil oyun görevlisi olarak kendimi tanımlayabilirim. İşimi seven ben, S2 dünyasında sizlerle büyümeye devam etmekteyim.


Saygılarımla.


S2 Oyna

S2 Kayıt Ol

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder